Son yıllarda, el yapımı eserlerin değeri artarak dikkat çekici bir merak uyandırmaya başladı. Özellikle geçmişi yansıtan sanat eserleri ve el işçiliği göz önüne alındığında, bu eserler tarih tutkunları ve koleksiyoncular için bulunduğu yerde değer kazanıyor. Fakat, el yapımının zanaatkarı olan Şenol Yılmaz, eseriyle ilgili oldukça farklı bir yaklaşım sergiliyor. “Hiçbirini satmayı düşünmüyorum,” diyor Yılmaz, eserlerinin yalnızca görsel bir deneyim sunmakla kalmayıp, aynı zamanda geçmişi günümüze taşıdığını belirtiyor.
Yılmaz’ın eserlerini oluşturma süreci oldukça dikkat çekici. Yılların deneyimi ve sanata olan tutkusuyla, çeşitli malzemeleri kullanarak ortaya koyduğu eserler, tam olarak üç günde hazır hale geliyor. Bu süreç, sadece malzeme seçimi ve işleme tekniklerini değil, aynı zamanda tarihsel ve kültürel öğeleri de içinde barındırıyor. Kendi atölyesinde, eski uygarlıklara ait motifler ve tasarımlar, günümüz sanat anlayışı ile birleşerek benzersiz bir tarz yaratıyor.
Yılmaz'ın yaptığı çalışmalar, sadece estetik bir bakış açısına değil, aynı zamanda derin bir tarih bilgisini de yansıtıyor. Her bir eseri, bir hikaye anlatıyor. Eski Anadolu medeniyetlerinden esinlenerek oluşturduğu objeler, özgün tasarımları ile fark yaratıyor. Örneğin, Hitit dönemine ait detayları içeren bir vazo, Yılmaz’ın elinden geçtiğinde hem zamansız bir parça hem de bir kültürün yansıması haline geliyor. Bu eserler, görenleri sadece görsel anlamda doyurmakla kalmıyor, aynı zamanda onlara geçmişe dair bir yolculuk da sunuyor.
Şenol Yılmaz, el yapımı eserlerini belirli bir kitleye ulaştıracak bir pazarlama stratejesi yerine, sanatını koruma ve tanıtma üzerine odaklanmış durumda. “Benim için önemli olan eserlerimin bir satış stratejisi ile pazarlanması değil, kendimi anlatabilmem,” diyor. Yılmaz, eserlerini sanatı sevenlerin, özellikle tarih meraklılarının ilgi odağı haline getirmek istiyor. Eserlerinin sanal sergilerini yaparak daha fazla kişiye ulaşmayı hedeflediğini belirtiyor. “Eserlerim gerçek el işçiliğinin önemini anlamak isteyen herkesin evlerine girmeli,” şeklinde konuşuyor.
El yapımı eserlerin değeri artmaya devam ederken, Yılmaz gibi sanatçılar, geçmiş ile bugünü harmanlayarak sanatı yeniden canlandırıyorlar. Onun eserleri, yalnızca tarihî bir değere sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda her bir objenin özgün bir hikayesi olduğunu gözler önüne seriyor. Bu da el yapımı sanatın gelecekte daha da değerli olacağının bir göstergesi. Eğer siz de geçmişe özlem duyuyorsanız ve tarihle bir bağ kurmak istiyorsanız, Yılmaz’ın eserlerini incelemeden geçmeyin.
Bütün bunlar, Şenol Yılmaz’ın sanata olan tutkusunun bir yansıması. El yapımı eserler, sadece estetik bir görünüm sunmuyor; aynı zamanda derin bir hikaye ve kültürel bir birikimi beraberinde getiriyor. Yılmaz’ın eserleri, bizlere tarihi yeniden hissettiren, zaman yolculuğu yaptıran eşsiz sanat eserleri olarak değerleniyor. Umuyoruz ki, daha fazla insan bu tür eserlerle tanışacak ve yukarıda anlatılan değerli hikayelere tanıklık edebilecektir.