15 Temmuz 2016 tarihi, Türkiye'nin demokrasi tarihinde unutulmaz bir gece olarak kaydedildi. O gece yaşananlar sadece siyasi sonuçlar doğurmakla kalmadı, aynı zamanda birçok insanın yaşamlarını da derinden etkiledi. O gecenin karanlık olayları arasında yer alan olaylardan biri, bir gencin hayatına damga vuran bir kurşun yarasına dönüşmüştü. Bu haber, o gece vücuduna isabet eden kurşunla 9 yıllık mücadelesine dair tanıklık ediyor.
15 Temmuz gecesi, Türkiye genelinde bir darbe girişimi yaşandı. Karanlık niyetlerle gerçekleştirilen bu girişim, sokakları ve meydanları çalkaladı. Gecenin ilerleyen saatlerinde, birçok insan evlerinden çıkarak demokrasiye sahip çıkmak için meydanlara koştu. Bu sırada, bir grup insan, tankların ve silahlı kişilerin önünde cesurca durdular. Ancak, bu cesaretle dolu anların ardında derin acılar yatıyordu. O gecede, birçok birey ve aile, sevdiklerini kaybetmenin yanı sıra, fiziksel yaralar aldılar; kimisi de ruhsal anlamda derin yaralar açarak geri döndüler.
Bu olaylardan birinde, dört arkadaş, özgürlük uğruna meydanlara çıkarlar. İçlerinden biri, kalabalığın en önünde durarak tankların önüne geçer. Ancak, o an yaşanan bir çatışmada, bir kurşun onun vücuduna isabet eder ve hayatı bir daha asla eskisi gibi olmaz. Bu genç, adeta bir araba kazası geçirmiş gibi, hayatı boyunca sürecek bir acıyla yüzleşmek zorunda kalır. Yaralanmanın hemen sonrasında hastaneye kaldırılır, ancak o geceden sonra artık sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir savaş verecektir.
Hastaneden çıkmanın ardından, hayatına kaldığı yerden devam edebilmek için çabalarını sürdüren bu genç, sekiz yıl boyunca birçok zorlukla karşılaşır. Her gün, vücudunun hatırlattığı acıyı yaşarken, aynı zamanda o karanlık gecenin hatıralarından da kurtulmanın yollarını arar. Fiziksel terapi, psikolojik destek ve aile desteği onun en büyük yardımcıları olur. Ancak, zaman zaman, geçmişin gölgeleri onu yine takip eder. Kendi içinde savaşmaya devam ederken, sosyal hayata karışmak da bir o kadar zordur. İnsanların bakışları, iltifatlar ve acımasız yargılar, genç adamın her gün yeniden mücadele etmesine sebep olur.
Annesi, bu süreçte onun en büyük destekçisi olur. Oğlunun yaşadığı bu trajedinin ardından, annesi de hayatın zorluklarına karşı direncini geliştirmiştir. Her sabah, oğlu için bir umut olarak uyanır ve ona en iyi şekilde destek olmaya çalışır. Bu, sadece fiziksel zorlukları değil, aynı zamanda duygusal yükleri de taşımalarına neden olur. Anne-oğul, hayatın getirdiği bu acıyı birlikte göğüslemek zorunda kalırlar ve her geçen gün birbirlerine daha da sıkı sıkıya bağlanırlar.
Kurşun yarası ona birçok şey öğretmiştir; hayata karşı bakış açısını değiştirmiş, yaşamın değerini anlamasını sağlamıştır. O artık sadece yaşam mücadelesi vermiyor, aynı zamanda toplumuna güç katmaya ve insanlara umut aşılamaya çalışıyor. Geçmişin izlerini silmek kolay değildir, ama zaman ilerledikçe, fiziksel ve ruhsal yaralarının iyileşmesi için kendine yeni hedefler belirlemeye başlar. Bu yeni hedefler; gençlerle buluşup onlara cesaret ve özgürlük hakkında konuşmak, eğitim alanında kendini geliştirmek ve topluma daha fazla dokunmak üzerinedir. Kendi yaşadığı acıyı, başkalarına yol göstermek için bir araç haline getirir.
Sonuç olarak, 15 Temmuz sadece bir tarife, bir tarihten ibaret değil. Aynı zamanda bir dönüm noktası, birçok hayatın altüst olduğu ve toplumun yeniden doğmak için mücadele ettiği bir sürecin başlangıcıdır. Bu genç adam, yaşadığı acılara rağmen, hayata tutunmayı, umut etmeyi ve başkaları için mücadele etmeyi seçmiştir. Bugün, yalnızca kendi hikayesini değil, tüm o gece yaşananları aktarmaya ve sesini, özgürlüğün sembolü haline getirmeye çalışmaktadır. Tüm bu süreçte, hayata karşı duruşu, azmi ve mücadelesi, birçok kişiye ilham vermek için hala devam ediyor.